RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK

Bu makalede resmi belgede sahtecilik suçu ve açığa atılan imzanın kötüye kullanılması incelenecektir.

Resmi belgede sahtecilik
Madde 204- (1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak
belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.

Açığa imzanın kötüye kullanılması
Madde 209- (1) Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.

Resmi belge hükmünde belgeler
Madde 210- (1) Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur.

İdare hukukunda bir çok işlemde yazılılık esastır ve vatandaş ile memur arasındaki ilişki belgeler üzerinde yürümektedir. Belge sözsel kavramları yazıya dökmektedir. TCK da resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçları düzenlenmiştir. Belgede sahtecilik suçu fikri sahtecilik ve maddi sahtecilik olmak üzere 2 ye ayrılır. Fikri sahtecilik belgeye yazılan cümlelerin kasıtlı olarak yalan olarak geçirilmesi maddi sahtecilik ise içeriği belli ve tam olan belgenin üzerinde oynama yapılmasıdır. Belge üzerinde yazılan yazının dili ya da okunabilirliği de önemli değildir.

"... Sanıklar H. K., M. K., Ö. A. ve T. A.'in olay tarihinde Bursa'da emlakçılık yaptıkları, A. H. ise Bursa 3. Noterliğinde kâtip olarak görevli olduğu, sanıkların haklarında mahkememizin 2005/284-2006/267 sayılı ve 07.06.2006 tarihli ilamı ile hükümlü Turhan ve İsmet ile 2004/232-2009/12 tarihli ve 14.01.2009 günlü ilamı ile sanıklar Celal ve Aytaç ile suç işleme kararı birliği altına girerek 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi gereğince yasal engel bulunan arsa ve parselleri hisselere ayıracak biçimde tapuya tescillerini sağlama, bu doğrultuda şahsi çıkar elde etme konusunda anlaştıkları, bu kapsamda Bursa, İstanbul ve İzmir'de bulunup parsellere ayrılmalarına yasal engel olan taşınmazlar için anlaştıkları, işlemleri yürütmek için Afyon Barosu avukatlarından C. Y. ve A. S. ile temas kurdukları, bu temas üzerine sanık A. Ü. tarafından C. Y. ve A. S.'elden biri davacı taraf, diğeri davalı taraf vekili olmak üzere 111 adet gayrimenkul davasında kullanılmak üzere vekâletname hazırladıkları, Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesinde emredici yetki kuralına aykırı olarak Yeşilhisar'da bulunmayan gayrimenkuller için davalar açıldığı, bu süreç içinde sanık H. K.'ın bu işlemler esnasında tarafları bir araya getirdiği ve işlemleri bizzat takip ettiği, Turhan ve İsmet'e rüşvet verdiği, Turhan'ı sahte resmi evrak tanzimine azmettirdiği, açılan davaların açık yasal engellere karşın kabulü mümkün olmadığı, Yeşilhisar Asliye Hukuk Mahkemesinde Hâkim olarak görevli T. U. tarafından kararların verildiği, görünürde 111 adet dava için yetkisizlik kararı verildiği fakat önemli tutarlarda kişisel çıkarların söz konusu olduğu açık olan bu yasa dışı işlem ve girişimlerden tümüyle vazgeçilmemiş olup, her ne kadar yetkisizlik kararı verilmiş ise de kayıtlarda yetkisizlik olarak görünen davalardan dokuz adedine ilişkin kabul yönünde sahte mahkeme ilamlarının T. U. ve İ. T. ile C. Y. ve A. S. ile birlikte, Ö. A., H. K., M. K. ve A. tarafından düzenlendiği ve bu sahte ilamlardan bir kısmının ilgili tapu müdürlüklerine ibraz edilerek tescillerinin sağlandığı, yine Yeşilhisar Sulh Hukuk Hâkimi T. U. ve C. Savcısı İ. T.'in tavassutu ve Afyon Barosu Avukatlarından ... aracılığı ile menfaat karşılığı Osmangazi ve Mudanya ilçeleri ile İzmir Bornova İlçesinde tapuya kayıtlı taşımazlarla ilgili olarak tapu iptal tescil konulu sahte ilamlar düzenledikleri ve bu sahte ilamlardan T. A.'in taraf olduğu 26.11.1999 tarih ve 1999/213-199 ve 1999/254-240 sayılı sahte ilamları T. A.'in Bursa Osmangazi 1. Bölge Tapu Müdürlüğüne suç tarihi olan 29.11.1999 tarihinde sahte olduklarını bilerek ibraz edip tapuda adlarına işlem yapmaya çalıştıkları, Ö. A.'nın Mudanya İlçes. Köyü, Yalı Mevkii, 2 pafta, 1156 parsel sayılı yerdeki 1980 metrekarelik taşınmazı, Böceklik Mevkii, 216 parsel sayılı 12.600 metrekarelik taşınmazı, aynı mevki 220 parsel sayılı 3000 metrekarelik taşınmazı, aynı mevki 1156 metrekarelik taşınmazı tarla olarak aldığı, imarı olmadığı için parselleyip satabilmek amacıyla Bursa'da bu işi yaptığını bildiği M. K. ve diğer sanıkların yardımıyla sahte olarak Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesinden verilmiş gibi mahkeme kararları düzenleyerek bu dört kararı Mudanya Tapu Sicil Müdürlüğüne ibraz edip Mudanya Tapu Sicil Müdürlüğünce sahte kararlara göre tescil işlemlerinin yapıldığı, Ö. A.'nın . İlçesi, ... Köyü, Yalı Mevkii, 2 pafta 1156 parsel sayılı, 1980, Böceklik Mevkii, 216 parsel sayılı 12.600 metrekarelik, 220 parsel sayılı 3000 metrekarelik taşınmazı, 1156 metrekarelik taşınmazı tarla olarak aldığı ve imarı olmadığı için parselleyip satmak amacıyla Bursa'da bu işi yaptığını bildiği M. K. ve diğer sanıkların yardımı ile Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesinden verilmiş gibi sahte mahkeme kararları düzenleyerek dört adet kararı Mudanya Tapu Sicil Müdürlüğüne ibraz edip Tapu Sicil Müdürlüğünce sahte kararlara göre tescil işlemi yapıldığı, Ö. A.'nın Mudanya Tapu Sicil Müdürlüğüne ibraz ettiği Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesine ait dört adet sahte kararın sanık M. K.'ın tanıştığı sanıklar C. ve A.aracılığıyla düzenlenip M. K.'tan teslim aldığı, emlakçılık yapan Ö. A.'nın imarsız olan Mudanya ... Köyündeki arazilerini satabilmesini temin için avukatlar ile anlaşıp Ö. A.'dan aldığı 500 Lirayla Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesinden verilmişçesine dört adet alacak ve tapu iptali tescil kararları düzenleyip sanık M. K.'ın sanık Ö. A.'ya verdiği, Ö. A.'nın kararları Mudanya Tapu Sicil Müdürlüğüne ibrazında şüphe üzerine araştırılmasında kararların sahteliğinin tespit edildiği anlaşılmıştır. Kuşkusuz ilgili yasaların emredici kurallarına bu ölçüde açık biçimde aykırı olan bu işlemlerin normal prosedüre göre yürütülmesine imkan bulunmadığından ilgili kişilerle rüşvet ilişkisine girişildiği, bu kapsamda somut olarak saptanan 4.778.265.000 TL, sanık M. K. tarafından T. U.'a iletilmek üzere Yeşilhisar'da öğretmen olan İ. U. adına havale edildiği, havale edilen para bu kişi tarafından alınarak Turhan'a verildiği, C. ve A.S.'in suç tarihinde avukat olarak aynı büroda birlikte çalıştıkları, A. H. Ü., M. K., H. K., T. A. haklarında verilen mahkumiyet kararı kesinleşen Yeşilhisar C. Savcısı İ., Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi ... arkadaş oldukları, C. ve A.S. Bursa'da bulunan gayrimenkuller hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi, HUMK'nın gayrimenkul davalarında yetkiyi düzenleyen kamu düzenine ilişkin emredici 13. maddesine aykırı şekilde menfaat temin etmek maksadı ile muvazaalı satış senetleri ve dava dilekçeleri hazırlayarak Bursa'da muhtelif yerlerde bulunan gayrimenkullerle ilgili 111 adet tescil davası açtıkları, Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.11.1999 tarih ve 1999/213, 223, 254, 255, 275, 279, 293, 304, 308, 309 sayılı davalarında on adet taşınmaz hakkında kabul ile neticelenmiş gibi sahte mahkeme ilamları düzenlendiği, yapılan iş karşılığı Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi ... bu anlaşmanın içinde bulunan sanık M. K. tarafından İ. U. isimli kişi aracılığı ile 4.778.00 TL gönderildiği, sanıklar T. A., Ö. A., M. K., H. K. ve A. H. Ü.'ün suça konu sahte ilamları düzenleme ve onaylama yetkileri ve görevleri bulunmamasına rağmen, menfaat temini içerisinde sahte mahkeme ilamları düzenletip, ilamların düzenlenmesi için Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi ... ve C. Savcısı ...'e rüşvet vererek kamu görevlisi olan ve mahkeme ilamları düzenlemekle görevli T. ve C. Savcısı ... azmettirmek suretiyle ve aynı kasıt birliği ve iştirak iradesi içerisinde 765 sayılı TCK'nun 339/1-2. maddesi kapsamındaki resmi evrakta sahtecilik, M. K., H. K.'ın 213/1. maddesi kapsamındaki rüşvet verme suçlarını işledikleri, bu durumun yukarıda yer verilen deliller, dosya kapsamındaki diğer tüm delillerle birlikte tanık beyanları, hükümlü T. U.'ın E. isimli kişi ile birlikte, sanıklar H. K., A. H. Ü. ve M. K.'ın, C. A.'ın düzenlemiş oldukları sahte ilamlara imza atması için baskı kurdukları yönünde ve diğer aşamalardaki savunmaları, haklarında beraat kararı verilen M. S. ve Ö. İ. A. savunmaları, N., Ö. M. C. M. H., F. ve İ.'ın aşamalardaki beyanları, hükümlü İ. T.'in savunmaları, sanıklar C ve A.'ın aşamalardaki savunmaları bir bütün olarak değerlendirildiğine sübut bulduğu anlaşılmıştır. Mahkememizin 2004/232-2009/12 sayılı 14.01.2009 günlü ilamında; 'Bursa, İzmir ve İstanbul İllerinde bulunan ve haricen sahipleri tarafından üçüncü kişilere parsellenip satılan taşınmazlarla ilgili kişilerin vekâletnamelerini toplayıp menfaat karşılığı parselasyona dair karar alma işi ile uğraşan M. K. ve E. isimli kişilerin bu mahiyette kararlar almak amacı ile Afyon Barosu Avukatlarından C. ve A.'le görüştükleri, Afyon Mahkemelerinde dava açtıkları, bu davaların reddedildiği, bunun üzerine M. K.'a Yeşilhisar'da dava açacaklarını, davaya bakacak hâkimin okul arkadaşları olduğunu, kendisi ile görüştüklerini, davaları kabul edeceğini söyledikleri, Hâkim ... ve Yeşilhisar C. Savcısı aracılığı ile E., M. ve M. ile tanıştığı, takip eden tarihlerde Hâkim ... ve ... ile yapılan tespite göre sık telefon görüşmesi yaptığı, sanık avukatların Yeşilhisar'da açılacak davaların kabul ile sonuçlandırılması için Hâkim ... ile paranın bir kısmı peşin, kalanı kararların infaz edilmesinden sonra ödenmek üzere 35 Milyar karşılığı anlaştıkları, bu hususun M. K. ve tanık olarak dinlenen Bursa Barosu Başkanı Ç. G.'ün beyanından anlaşıldığı, M. K.'ın davaları açmak üzere Kayseri'de buluşmak için sanık avukatlarla sözleştiği, davaların açılmasından bir veya iki gün önce Av. C. ve Av. A. S. ile Kayseri'de buluştuğu, sanık avukatlar tarafından hazırlanan iki çanta dolusu dava dosyalarını 24.11.1999 günü Yeşilhisar'a götürerek adliyedeki odasında Hâkim ... verdiği, 25.11.1999 tarihinde 111 adet dava dosyasının mahkeme esas defterine kayıtlarının M. K. ve yanında giden kimliği belirlenemeyen kişilerce bizzat yapıldığı, durumun ilgili hâkimin mesai arkadaşları, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve C. Başsavcısı tarafından öğrenilip uyarılması üzerine hâkimin kabul yönünde karar vermekten vazgeçtiği, ancak Mudanya'da dört, Bornova ve Osmangazi'de üçer adet olmak üzere toplam on adet taşınmazla ilgili Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.11.1999 gün 1999/213, 223, 254, 255, 275, 279, 293, 304, 308 ve 309 sayılı kabulle neticelenmiş gibi sahte mahkeme ilamı düzenleyip gelenlere verdiği, sahte ilamların C.Y. tarafından 28.11.1999 günü Bursa'daki bürosunda M. K.'a teslim edildiği, sahte ilamlarla işlem yapılmak üzere E. K., M. K. ve T. A. tarafından Mudanya, Osmangazi 1. ve 2. Tapu Sicil Müdürlüklerine başvuruda bulunulduğu, Osmangazi 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğüne T. A. tarafından ibraz edilen ilamın infazının mümkün olup olmadığına dair yazılan elden takip edilmek üzere bu kişiye verilen müzekkereye, kararın kendisi tarafından verildiği, infazın yapılması gerektiği yolunda hâkim tarafından 02.12.1999 tarihli yazı düzenlenerek aynı kişiler aracılığı ile müdürlüğe ulaşmasının sağlandığı, rüşvet anlaşması gereği peşin verilmesi gereken 4.778.265.000 TL'nin M. K. tarafından Hâkim ...'a verilmek üzere, onun talimatı ile Yeşilhisar'da bulunan İ. isimli şahıs adına 29.11.1999 günü Ziraat Bankası aracılığı ile gönderildiği, İ. U.'ın şüphelenmesi üzerine paranın 30.11.1999 günü M. K.'a ait Asya Finans Kurumu hesabına geri gönderildiği, paranın bu kez M. K. talimatı ile 01.12.1999 tarihinde M. tarafından bankanın Kayseri Şubesinden alınarak T.U.'a verildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanıklar A. ve C.'ın suç tarihinde Afyon Barosuna kayıtlı avukat olarak aynı büroda birlikte çalıştıkları, tefrik edilen dosyanın sanıkları olan haklarında verilen mahkûmiyet kararı kesinleşen Yeşilhisar C. Savcısı ... ve Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimi ... Bursa'dan arkadaş oldukları, sanık avukatların Bursa'da bulunan muhtelif gayrimenkuller hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun 18 ve HUMK'nın gayrimenkul davalarında yetkiyi düzenleyen kamu düzenine ilişkin emredici 13. maddesine aykırı şekilde menfaat temin etmek maksadı ile muvazaalı satış senetleri ve dava dilekçeleri hazırlayıp Bursa'da muhtelif yerlerde bulunan gayrimenkullerle ilgili 111 adet tescil davası açtıkları, Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.11.1999 tarih ve 1999/213, 223, 254, 255, 275, 279, 293, 304, 308, 309 sayılı davalarında on adet taşınmaz hakkında kabulle neticelenmiş gibi sahte mahkeme ilamları düzenlendiği, yapılan iş karşılığı Yeşilhisar Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimi ... anlaşmanın içinde olan M. K. tarafından İ. U. isimli kişi aracılığı ile 4.778.00 TL gönderildiği, sanıkların menfaat temini içinde sahte mahkeme ilamları düzenlenmesi için Yeşilhisar Hâkimi, C. Savcısı ... ve İ.'e rüşvet verdikleri anlaşılmakla sanıklar A. ve C.'ın resmi evrakta sahtecilik ve rüşvet suçlarından cezalandırılmaları gerektiği sonucuna varılmıştır. YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas Numarası: 2014/5-155 Karar Numarası: 2014/367 Karar Tarihi: 11.07.2014
Kesinleşmiş mahkûmiyet hükümlerinin infazı aşamasında cezaevinden izinli olarak ayrılmasını müteakip firar eden, bu nedenle hakkında yakalama kararı verilen ve bu kararı etkisiz kılmak amacıyla kendi fotoğrafı ile katılanın kimlik bilgilerini içeren sahte olarak hazırladığı nakil evrakıyla mahalle muhtarlığına kaydını yaptıran, ardından kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle aldığı nüfus cüzdanı talep belgesiyle nüfus müdürlüğüne müracaat edip katılan adına çıkardığı bilirkişi raporları doğrultusunda iğfal kabiliyetini haiz nüfus cüzdanını alıp yakalanana kadar kullanan, yakalandığında görevlilere katılan adına düzenlenmiş nüfus cüzdanını gösteren, ancak herhangi bir tutanak tanzim edilmeden gerçek kimliğini açıklayan sanığın, başlangıçtan beri değişmeyen tek amacının, içerisinde bulunduğu durum nedeniyle yakalanmamak ve hapis cezasının infazını imkânsız kılmak olduğu, bu amaç doğrultusunda gerçekleştirdiği eylemlerinin ihlal ettiği hukuki değerin aynı nitelikte olduğu ve iddianamede fiilin bir bütün olarak açıklandığı göz önüne alındığında, fiilleri kül halinde zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturmakta olup, bu konuda herhangi bir uyuşmazlık da bulunmamaktadır. Ancak yukarıda açıklanan ilkeler ve kanuni düzenlemeler gözetildiğinde yerel mahkemece resmi belgede sahteciliğin yanında, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması ve sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece de, aynı eylem nedeniyle hem "mahkûmiyet" hem de "karar verilmesine yer olmadığına" hükmolunmasının mümkün bulunmadığı gözetilmeden, resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün onanmasına, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan kurulan hükmün ise, "bu suçtan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi" gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmesi isabetli değildir. Zira bu halde Özel Dairece zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçunu oluturduğu kabul edilen eylemin bir kısmı bölünerek yerel mahkeme hükmü onanmış olacak, bir kısmı ise "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş olacaktır. Diğer taraftan, "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde bir hüküm çeşidine CMK'nun 223. maddesinde yer verilmemiştir. Buna göre, iddinamede iki ayrı suç olarak nitelendirmesi yapılan eylemlerin bir bütün halinde tek suçu oluşturduğu gerekçesiyle tek bir hüküm kurulurken sevk maddeleri gösterilen diğer suçtan dolayı hüküm kurulmadığının belirtilmesi amacıyla "karar verilmesine yer olmadığına" ibaresinin kullanılması mümkün ise de bunun bir hüküm çeşidi olmaması nedeniyle yargılamayı sonlandıran bir karar olmadığı da açıktır. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 27.06.1988 gün ve 230-298 ile 14.02.2012 gün ve 269-31 sayılı kararlarında da benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Daire kararının bütünüyle kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün; "sanığın sahte nakil evrakıyla kaydını yaptırdığı mahalle muhtarlığına kendisinin fotoğrafı ve katılanın kimlik bilgileri bulunan nüfus cüzdanı talep belgesini hazırlatıp nüfus müdürlüğüne başvurarak sahte hüviyet cüzdanı düzenlettirdiği, yakalandığında görevli polis memurlarına gösterdiği, ancak hemen ardından herhangi bir tutanak düzenlenmeden gerçek kimliğini açıkladığı göz önüne alındığında, eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması, resmi belgede sahtecilik suçundan tayin olunan 2 yıl 6 ay hapis cezasından TCK'nun 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken sonuç cezanın 2 yıl 1 ay yerine 1 yıl 13 ay olarak belirlenmesi, aynı kanunun 53. maddesinin birinci fıkrasının ( c ) bendinde yer alan alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine ilişkin haklardan şartlı salıverilme, diğer bendlerde sayılan haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılması yerine, yazılı şekilde uygulama yapılması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir. YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas Numarası: 2012/11-1356 Karar Numarası: 2014/70 Karar Tarihi: 18.02.2014
Resmi belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için sahte belgenin usulüne uygun biçimde düzenlenmesi, buna göre de belgeyi düzenleyen kurumun ismi, kaşesi, mühür ve yetkili memurun imzası gibi bulunması zorunlu olan öğeleri içermesi yanında hukuki sonuç doğurmaya elverişli olması da gerekmektedir. YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas Numarası: 2011/5886 Karar Numarası: 2011/7488 Karar Tarihi: 11.07.2011

Yargıtay 11. Ceza dairesinin bu kararı kanatimizce önemlidir. Buna göre

RESMİ BELGE İÇİN

  • USULÜNE UYGUN DÜZENLENEN BELGE
  • BELGEYİ DÜZENLEYEN KURUMUN İSMİ , KAYIT OLUP OLMADIĞI
  • BELGENİN MUTADEN KONTROL EDİLİO EDİLMEDİĞİ
  • MÜHÜR VE YETKİLİ MEMURUN İMZASI BULUNMALIDIR.

Söz konusu yargıtay ceza dairesinin kararından da anlaşılacağı üzere bir belgenin resmi belge olarak kabul edilmesi dolayısıyla resmi belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için söz konusu belgede belirtilen özellikler bulunmaktadır.

Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini etkilemez. (5941 sayılı ÇEK kanunu md. 2/9)