ADLİ ARAMA YARGITAY KARARLARI

  • “…Oluş ve dosya kapsamına göre, 31… plakalı romörk ve plakası tespit edilemeyen çekici ile esrar nakledileceği bilgisi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında CMK’nın 116, 117 ve 119 maddelerine uygun şekilde ‘adli arama kararı’ veya ‘yazılı adli arama emri’ alınmadan sanığın aracında yapılan arama sonucunda, suça konu uyuşturucu maddenin ele geçirildiği anlaşılmakla, hukuka aykırı arama sonucu ele geçirilen uyuşturucu maddenin ‘suçun maddi konusu’ ve ‘suçun delili’ olarak hükme esas alınamayacağı gözetilerek sanığın aracında arama yapılmadan önce CMK’nın 116, 117 ve 119. maddesine uygun şekilde ‘adli arama kararı’ veya ‘yazılı adli arama emri’ alıp alınmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin düşünülmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları ile sanık müdafiinin duruşmadaki sözlü savunması bu nedenlerle yerinde olduğundan diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir…”  (Yargıtay 20. Ceza Dairesine (Daire) . 14. Dairenin 22/6/2016 31/12/2015)

“…

Uyuşturucu taşınacağı bilgisi alınan TIR’ın çekici plakasının açık olarak bilindiği, Tır’ın Mersin iline giriş yaptığı, yani izlendiğinin anlaşıldığı, bunun üzerine D.400 karayolu üzerinde TIR’ın durdurularak muhafaza altına alındığı, TIR’ı kullanan şahsın kimliğinin tespit edildiği, dedektör köpek ile TIR’ın arandığı, köpeğin tepki vermesi üzerine TIR’ın Emniyet Müdürlüğü Ek Hizmet Binası önüne götürülerek yapılan detaylı arama da üç adet çuval içinde esrar ele geçirildiği anlaşılmakla; olayın gerçekleşen bu şekline göre, planlı çalışma kapsamında çekici plakası belli olan TIR ile uyuşturucu nakledildiği konusunda makul şüphe doğmuş, durdurma yapılmış, TIR ve sanık muhafaza altına alınmıştır. Tutanakta bir ‘adli arama kararı’ ya da ‘yazılı arama emri’ alınmadan, alınması yönünde yetkili makamlar haberdar edilmeden, dedektör köpek marifetiyle TIR’da arama yapıldığı yazılmıştır. Bu durum suç delili ile karşılaşılması hali değildir, delilin arama yöntemiyle ele geçirilmesidir. Henüz arama kararı alınmadan dedektör köpek kullanıldığında köpeğin tepkisinin tespiti ise şüphenin somut olgulara dayandığının göstergesi olacaktır. Bu durumda da kolluk görevlilerinin yapması gereken emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhal bilgi vermesi ve CMK’nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun bir arama kararı almaları gerektiğidir. Aksi halin kabulünde ise kolluk görevlileri arama konusunda tek yetkili merci olacaktır. Soruşturmada usul kaidelerine riayet etmek, suçluyu savunma değil, suçsuz kişilerin mağdur edilmemesine yöneliktir, başka bir deyişle masum kişilerin hak ihlallerinin önüne geçilmesi içindir, zira her makul şüphe ile başlayan soruşturmada arama kararı ya da yazılı arama emri alınsa bile maddi delil ele geçirilmiş olmayabilir. Ama bu hal ‘arama kararı’ ya da ‘yazılı arama emri’ alınmasına bir engel değildir. Sonuç olarak olay nedeniyle yapılan işlem önleme araması değil Adli arama kararı ya da yazılı arama emri olmadan yapılan bir aramadır. Bu durum arama konusundaki Anayasa’nın 20/2. maddesi, CMK’nın 116, 117 ve 119. maddeleri ve PVSK’ nın 9. maddesi hükümlerine aykırıdır. Normlar hiyerarşisinde son sırada yer alan yönetmelik hükümlerine dayanılarak izah edilemez, zira yönetmelik hükümleri kanun hükümlerine aykırı olarak da yorumlanamaz. Açıklanan tüm bu nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabulü yerine, reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.” (Yargıtay 20. Ceza Dairesine (Daire) . 14. Dairenin 22/6/2016 31/12/2015)

  • “… Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Dairemizin sanık hakkındaki hükmün bozulmasına ilişkin kararına itiraz edilmiş; dava dosyası 6352 sayılı Kanun’un 99 ve 101. maddeleri uyarınca Dairemize gönderilmiştir Sanık tarafından tebliğnamenin kendisine tebliğ edilmeden karar verilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulduğu Anayasa Mahkemesin’ce 09.10.2019 tarih 2017/14871 başvuru no sayılı kararı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz yazısının tebliğ edilmemesi nedeniyle hak ihlali olduğuna karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kararına göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz yazısını usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek, yeniden itiraz konusunun incelenmesine başlanmıştır. Dairemizin itiraza konu olan kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirildiğinde, yapılan araştırmada uyuşturucu madde taşıyan aracın plakasının verildiği, araçta bulunan kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerinin verilmediği, ele geçen uyuşturucu maddelerin bir kısmının olay yerinde narkotik köpeğinin tepki vermesi üzerine aracın rüzgarlık kısmında ve dorsede tespit edildiği, 5271 sayılı CMK’nın 90. maddesine,2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyat Kanun’un 4. ve 13. maddelerine, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 27. maddesine uygun olarak çekici ve dorsede önleme arama kararına dayalı olarak yapılan aramanın hukuka uygun olduğu, bu nedenle hükmün kanuna uygun ve gerekçesinin yeterli olduğu anlaşılmış ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir…” 8/7/2020 22/6/2016
  • “Çağdaş hukuk sistemlerinde, hukuka aykırı delillerin ceza yargılamasında hükme esas alınıp alınamayacağı hususunda iki ayrı görüş bulunmaktadır. Bunlardan birincisine göre, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasındaki kamu yararı ile kişinin hukuka aykırı olarak delil toplanması sırasında ihlal edilen hakkının dengelenmesi, kamu yararının ağır basması hâlinde hukuka aykırı olarak toplanmış olan delillerin hükme esas alınması, aksi hâlde bunların hükme esas alınmaması gerekir. İkinci görüşe göre ise delillerin hukuka aykırı olarak toplanması sırasında kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edilip edilmediği, maddi gerçeğin araştırılmasındaki kamu yararının ağırlığı dikkate alınmaksızın elde edilen hukuka aykırı deliller hükme esas alınmamalıdır. Anayasa’nın 38. maddesinin altıncı fıkrasında, ‘Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular delil olarak değerlendirilemez. 5271 sayılı Kanun’un 217. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, ‘Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir’ denilmiştir. Aynı Kanun’un 206. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, ortaya konulması istenilen bir delilin kanuna aykırı olarak elde edilmiş olması hâlinde reddolunacağı; 230. maddesinde (1) numaralı fıkrasında ise mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtileceği, bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterileceği kurala bağlanmıştır. Söz konusu kurallar dikkate alındığında, hukukumuzda toplanmaları sırasında kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilip edilmediğine bakılmaksızın hukuka aykırı delillerin ceza yargılamasında kullanılması yasaklanarak ikinci görüşün benimsendiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte doktrinde ve kimi Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında belirtildiği üzere, delillerin toplanması için yapılan işlemlerin geçerliliğini etkilemeyen şekle ilişkin basit usul hatalarının bu kapsamda değerlendirilmemesi gerekir…”19/12/2012 tarihli ve E.2011/1, K.2012/1 
  • B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
  • İstanbul Bayrampaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü Güven Timleri Büro Amirliği görevlilerince, suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla 13.10.2013 tarihinde saat 13.15 sıralarında, şehirler arası otobüs terminalinde gerçekleştirilen devriye görevi esnasında, 67-68 numaralı peronun bulunduğu yerde faaliyet gösteren İstanbul Seyahat adlı otobüs firmasının çevresinde tedirgin davranışlar sergileyerek dolaşan ve elinde bir adet poşet bulunan sanığın durumundan şüphelenildiği, görevlilerce takip edilmeye başlanan sanığın kısa bir süre sonra, adı geçen firmaya ait olan ve saat 13.40’da İstanbul’dan Tekirdağ’a hareket etmek üzere peronda bekleyen otobüse binip aracın en arkasına giderek, elindeki poşeti koltukların üzerinde bulunan el bagajı bölümüne yerleştirdiği otobüsün orta kapısının bulunduğu bölüme gelip su aldıktan sonra araçtan indiği yanına yaklaşıp kendisini durduran görevlilerce yapılan kimlik kontrolünden sonra sanık tarafından otobüsün el bagajı bölümüne yerleştirilen poşetin kontrol edilebilmesi amacıyla bulunduğu yerden alındığı, poşetin içi kontrol edildiğinde suç konusu esrarın ele geçirildiği olayda; Görevli bulunduğu mülki sınırlar içinde gerek edinilen bilgi, ihbar veya şikâyet üzerine gerekse kendiliğinden bir suçla karşılaşan, bu kapsamda olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne ya da malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması veya bozulmaması için gerekli tedbirleri almakla görevli ve yetkili olan kolluk görevlileri, tüm işlemlerini hukuka uygun olarak yapmakla mükelleftirler. Hukuk kuralları içinde hareket edilmemesi durumunda ise yapılan işlemlerin ya da yürütülen faaliyetlerin, kaynağı hukuki olmadığından keyfilik olarak değerlendirilmesi söz konusu olacaktır. Diğer taraftan maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında araç olarak kullanılan delillerin hukuka uygun olarak elde edilmesi gerekmektedir. Her ne kadar ceza mahkemesi sistemimizde, bir hususun hangi delille ispat olunacağı konusunda sınırlama getirilmemiş ise de maddi gerçek ancak, hukukkuralları içinde ve hukuka uygun şekilde elde edilen deliller ile araştırılmalıdır. Maddi gerçeğe ulaşma gayesiyle delil elde edilmeye çalışılırken, hukukun ve ceza muhakemesinin temel ilkelerinden ödün verilmesi mümkün değildir. Sanığa ait olduğu anlaşılan ve içinde suç konusu esrarın ele geçirildiği poşette yapılan arama işleminin, PVSK’nın 4/A maddesi kapsamında gerçekleştirilen ve önleyici nitelikte bir tedbir olan yoklama biçiminde kontrol olarak değerlendirilemeyeceği, aksinin kabulünün keyfi ve ölçüsüz uygulamalara sebebiyet verip temel hak ve özgürlüklerin ihlali sonucu doğuracağı, uyuşturucu maddenin görevlilerce ele geçirilme anına kadar suçüstü hâli söz konusu olmadığı gibi dosya kapsamı itibarıyla derhâl işlem yapılmadığı takdirde işlendiği iddia edilen suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolacağına dair, diğer bir anlatımla gecikmesinde sakınca bulunan bir hâle ilişkin hiçbir bilgi ve belgenin de bulunmadığı, bu bakımdan sanığa ait poşette gerçekleştirilecek arama işlemi için, CMK’nın 116 ve devamı maddeleri uyarınca adli arama kararı veya Cumhuriyet savcısından yazılı emir alınması ya da PVSK’nın 9. maddesi gereğince usulüne uygun olarak alınmış, olay yeri ve tarihini kapsayan bir önleme araması kararının gerekli olduğu, ancak dosya kapsamında bu tür bir arama kararı ya da yazılı arama emrine rastlanmadığı, suç konusu uyuşturucu maddenin hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olması durumunda Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası ve 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağı da dikkate alındığında; sanığa ait poşette arama yapılmasına olanak sağlayan adli arama kararı veya yazılı arama emri ya da olay yeri ve tarihini kapsayan önleme araması kararı bulunup bulunmadığının araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu kabul edilmelidir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/3/2023 tarihli ve E.2022/10-13, K.2023/191 )

  • “Narkotik Şube Müdürlüğünce yapılan istihbarat çalışmalarında, sanıklar A. ve M.nin 35 … plakalı Renault marka Broadway tipi araç ile 09.03.2015 tarihinde Diyarbakır’dan İzmir’e uyuşturucu madde getireceği yönünde bilgiler elde edilmesi üzerine Ankara Yolu Koruma Taburu önünde tertibat alındığı, görevlilerce kontrol noktasına gelen söz konusu aracın durdurulduğu, Bornova Kaymakamlığı’nca verilen önleme araması kararına istinaden yapılan aramada yakıt deposuna gizlenmiş hâlde suç konusu esrarın ele geçirildiği olayda; kolluk görevlilerince yapılan istihbarat çalışmaları sonucunda uyuşturucu maddenin naklinde kullanılan aracın markası ve plakası ile sanıkların ad ve soyadlarının tespit edilmesi, uyuşturucu maddenin naklinde kullanılan araç kontrol noktasına gelmeden önce görevliler tarafından araca ilişkin yapılan araştırmada, aracın istihbarat bilgisinde belirtilen özellikler ile uyumlu ve trafik siciline kayıtlı olduğunun dosya içerisindeki ‘araç özet bilgileri’ başlıklı belgeden anlaşılması, bu durumun istihbarat bilgisini destekleyen somut bir emare teşkil etmesi, araç görevliler tarafından durdurulduktan sonra yapılan kontrolde narkotik köpeğinin aracın yakıt deposuna tepki vermesi nedeniyle sanıklar ile ilgili suç şüphesi ve emarelerinin daha da somutlaşması, suç konusu uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yakıt deposunun PVSK’nın 4/A maddesi kapsamında aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünen kısımları kapsamında olmaması, tutanak düzenleyicisi tanık Engin’in, uyuşturucu maddenin naklinde kullanılan aracın geçiş yaptığı yerleri söz konusu illerin kolluk birimlerinden ve buralarda bulunan güvenlik kameralarından öğrendiklerini ve konu ile ilgili Cumhuriyet savcısına haber verip talimat aldıklarını beyan etmesi, derhâl işlem yapılmadığı takdirde işlendiği iddia edilen suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolacağına ilişkin dosya kapsamı itibarıyla hiçbir bilgi ile belgenin bulunmaması ve gecikmesinde sakınca bulunduğu gerekçesiyle Bornova Kaymakamlığınca verilen önleme araması kararının, mahiyeti itibarıyla çok kısa bir zaman dilimini kapsayacak şekilde verilmesi gerekir iken bu gerekçe ile çelişecek şekilde, suçun işlenmesi ve tehlikenin önlenmesi bakımından önceden öngörülmeyen ve aniden gerçekleşen herhangi bir durumu içermeyen, genel ve süresi yönünden de hâkimden karar alınıp bu kararın ilgili birime ulaştırılmasına olanak sağlayan 02.03.2015 ilâ 20.03.2015 tarihleri arasını kapsayacak nitelikte olması karşısında; sanıkların CMK’nın 116. maddesi kapsamında makul suç şüphesi altında oldukları, bu aşamadan sonra gerçekleştirilecek tüm işlemlerin 5271 sayılı CMK hükümlerine göre yapılması gerektiği, dolayısıyla kolluk görevlilerinin suçla ilgili edindikleri bilgileri 5271 sayılı CMK’nın 2/e, 158, 160, 161 ve 164. maddeleri uyarınca derhâl Cumhuriyet savcısına bildirip adli arama kararı ya da yazılı arama emri talep etmeleri ve Cumhuriyet savcısından alacakları talimat doğrultusunda işlem yapmalarının zorunlu olduğu, bu bağlamda kolluk görevlilerince gerçekleştirilen arama işleminin, Bornova Kaymakamlığı tarafından Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin ‘tanımlar’ başlıklı dördüncü maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendinde tarif edilen ‘gecikmesinde sakınca bulunan hâl’ kavramının içeriğine aykırılık oluşturacak şekilde verilen önleme araması kararı ile değil CMK hükümlerine göre yapılması gerektiği, dolayısıyla adli arama kararı ya da Cumhuriyet savcısı veya kolluk amiri tarafından verilmiş bir yazılı arama emri alınmadan yapılacak arama işleminin ve bu arama sonucu ele geçirilecek uyuşturucu maddenin hukuka aykırı şekilde elde edilmiş olacağı, suçun maddi konusu ve delili olan uyuşturucu maddenin hukuka aykırı yöntemle elde edilmesi durumunda ise hükme esas alınamayacağı gözetildiğinde, yerel mahkemece uyuşturucu maddenin naklinde kullanılan aracın aranması için CMK’nın 116 ilâ 119. maddelerine uygun olarak alınmış bir ‘adli arama kararı’ ya da ‘yazılı arama emri’ olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu kabul edilmelidir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25/9/2018 tarihli ve E.2016/10-33, K.2018/374 )

  • “Sivas Sulh Ceza Hâkimliğinin 13.05.2015 tarihli ve 1316 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden Erzincan Karayolu 10. km’sinde Sivas iline giriş istikametinde bulunan Ulaştırma Denetleme İstasyonu önünde oluşturan uygulama alanında durdurulan sanığın kullandığı çekici tipi araçta yapılan aramada, çekicinin dış kısmında bulunan gözde 400 yedek yakıt deposunda 4640 paket olmak üzere toplam 5040 paket kaçak sigaranın ele geçirildiği olayda; Uygulama noktasında durdurulan sanığın kullandığı aracın güzergâhının uyuşturucu ve kaçakçılık suçlarının yoğun olarak işlendiği bölge olması, önleme araması kararının gerekçesinin uyuşturucu ve kaçak eşyanın doğu illerinden batı illerine otobüs, kamyon, tır gibi araçlarla sevk edildiği ve Sivas’ın hem geçiş güzergâhı olarak kullanıldığı hem de adı geçen suçların bölgede görülme oranının artması olarak gösterilmesi, PVSK’nın 4/A maddesi gereğince anılan Kanun’un ‘Polise, kişileri ve araçları tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması hâlinde durdurma yetkisi’ vermesi, ve somut olay özelinde kolluk görevlilerinin dosyaya yansıyan mesleki tecrübeleri hep birlikte değerlendirildiğinde; Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 27. maddesinde belirtilen önleme araması kararına istinaden sanığın aracında arama yapılabilmesi için umma derecesinde makul şüphenin kolluk görevlilerinde oluştuğunun ve Mahkemece verilen önleme araması kararı doğrultusunda ölçülü bir şekilde arama işlemi gerçekleştirilerek suça konu sigaraların ele geçirildiğinin, bu hâliyle hukuka aykırı yöntemle elde edilen bir delil bulunmadığının kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. “ (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31/5/2023 tarihli ve E.2022/7-514, K.2023/327)

  • “Uyuşturucu madde suçlarıyla mücadele kapsamında yapılan çalışmalarda, 18.01.2015 tarihinde saat 20.30 sıralarında Hatay ili merkez köylerinden İskenderun ilçesine 31 … plaka sayılı araç ile uyuşturucu sevkiyatı yapılabileceği yönünde alınan bilgiler üzerine görevlilerce çalışmalara başlanıldığı, Topboğazı mevkiinde bekleme yapan görevlilerin, saat 22.15 sıralarında söz konusu aracın Kırıkhan yolundan İskenderun istikametine doğru dönüş yaparak devam ettiğini gördükleri, aracı takibe alıp Belen ilçesi uygulama noktasında bulunan diğer görevlilerden tedbir alınmasını istedikleri, takip edilen aracın uygulama noktasında görevlilerce durdurulduğu, sanığın yapılan kaba üst yoklamasında ceketinin iç cebinde bulunan sigara paketi içindeki şeffaf poşette suç konusu uyuşturucu maddenin, aracın detaylı aramasının yapılabilmesi amacıyla götürüldüğü Belen İlçe Emniyet Müdürlüğünün bahçesinde yapılan aramada da arka tampon içerisine gizlenmiş (7) adet poşette suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği olayda; 2559 sayılı PVSK’nın Ek 5. maddesi uyarınca, uyuşturucu madde suçlarıyla daha etkin mücadele etmek amacıyla olayları takip etmekle görevli ve yetkili olan kolluk görevlilerince elde edilen 31 … plaka sayılı araç ile uyuşturucu madde nakledilebileceğine yönelik bilginin, genel ve soyut nitelikte olup başkaca herhangi bir somut emare ile desteklenmeyen istihbarat bilgisi niteliğinde olması, uyuşturucu madde naklinin yapılacağı zaman diliminin ve uyuşturucu madde naklinde kullanılacak güzergahın tam olarak bilinmemesi nedeniyle bahsi geçen aracın kullanabileceği değerlendirilen güzergahlar üzerinde görevlilerce araştırmaya başlanması, aracın Kırıkhan yolundan İskenderun istikametine dönüş yaparak devam ettiğinin Topboğazı mevkiinde beklemekte olan görevlilerce görülerek, takibe alınıp seyir halinde olduğu güzergah üzerindeki Belen ilçesi uygulama noktasında bulunan görevlilerden tedbir alınmasının istenmesi,uygulama noktasında aracın durdurulması, İskenderun Sulh Ceza Hakimliğinin önleme araması kararı uyarınca; sanığın üzerinde yapılan aramada, ceketinin iç cebinde bulunan sigara paketi içindeki şeffaf poşette net 4 gram esrar ele geçirilmesi, UYAP sorgulamasında sanığın uyuşturucu madde suçundan (2) adet kaydı olduğunun tespit edilmesi, bu nedenlerle kullandığı araçta başkaca bir suç unsuru bulunabileceğini değerlendiren kolluk görevlilerinin, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 29/4. maddesinin verdiği yetkiye istinaden aracı Belen İlçe Emniyet Amirliği bahçesine götürmeleri üzerine burada yaptıkları aramada, aracın arka tamponu içerisine gizlenmiş (7) adet poşet içinde suç konusu esrarı ele geçirmeleri, elde edilen istihbarat bilgisinin sanığın açık kimlik bilgilerini ve uyuşturucu maddenin nakledileceği zaman dilimini açık bir şekilde içermemesi nedeniyle adli arama kararı veya yazılı adli arama emri verilebilmesi için gerekli olan CMK’nın 119. maddesindeki şartları taşımaması, görevlilerce gerçekleştirilen durdurma ve arama işlemlerinin önleyici nitelikte olması karşısında; suç şüphesi altında olmayan kişileri kapsayan, amacı da tehlike ile suçun işlenmesininin önlenmesi, kamu düzeninin, başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması, taşınması veya bulundurulması yasak her türlü silah, patlayıcı madde veya eşyanın tespit edilmesi olan, aramanın yapıldığı yer ile zamanı kapsayıp hukuken geçerli olduğu anlaşılan İskenderun Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen önleme araması kararı uyarınca, sanığın üzerinde ve devamında aracında yapılan arama sonucunda suç konusu uyuşturucu maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alındığı, ardından uygulanan tedbirler ile somut olay hakkında görevlilerce Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği ve müteakiben emirleri doğrultusunda soruşturma işlemlerinin sürdürüldüğü, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan uyuşturucu maddelerin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararında isabet bulunmamaktadır.”Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25/10/2018 tarihli ve E.2016/493, K.2018/484 
  • “Adli arama kararı gerektiren bir olayda önleme araması kararına dayanılarak ya da koşullarına uygun olmayan arama kararı üzerine yapılan arama hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan deliller suçun maddi konusu ‘hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş’ olacağından, Anayasa’nın 38 inci maddesinin altıncı fıkrası ile 5271 sayılı Kanun’un 206 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, 217 nci maddesinin ikinci fıkrası, 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamaz. Bu itibarla; Suça konu uyuşturucu maddenin naklinde kullanılacak aracın açık plakası ve markası ile araçta hangi şekilde zula oluşturularak nakledileceği belirtilmek suretiyle istihbari bilgi alındığı, aracın kullanacağı güzergah üzerinde uygulama noktası oluşturularak durdurulduğu ve suça konu uyuşturucu maddenin istihbari bilgide belirtilen şekilde ele geçtiği olayda; suçüstü halinin varlığından söz edilemeyeceği dikkate alındığında, 5271 sayılı Kanun’un ikinci maddesinin (e) bendi, yine aynı Kanun’un 161 inci maddesi ve 2259 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun ek 6 ncı maddesi uyarınca Cumhuriyet savcısına derhal olayın haber verilip yazılı emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine devam edilmesi ve sanığın kullandığı araçta 5271 sayılı Kanun’un 116 ncı ve 119 uncu maddeleri uyarınca arama yapılması gerektiği halde önleme arama kararı ile yapılan aramanın hukuka aykırı olduğu ve bu arama ile elde edilen delilin yasak delil niteliğinde olup hükme esas alınamayacağı dikkate alınarak, mahkûmiyetine yeterli başkaca delil bulunmayan sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.”(Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 25/1/2024 tarihli ve E.2023/5371, K.2024/893)
  • “Bozmaya uyularak yapılan yargılamada, suç tarihinde 21… plaka sayılı araç ile uyuşturucu madde sevkiyatı yapılacağı yönünde bilgi alınması üzerine yapılan çalışmada görevlilerce bahse konu aracın Kolbaşı Mezrası mevkiinde görüldüğü ve durdurulduğu, sürücüsünün sanık Emrah ile araçta bulunan diğer şahısların sanıklar Mazhar, Zekeriya ve İlyas’ın olduğu,Batman 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/208 Değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden aracın sağ ön yolcu koltuğu paspası üzerinde beyaz renkli çuvalın içinde net 6150 gr gelen esrarın ele geçirildiği;ihbarda sadece araç plakasının verildiği, aracın içindeki kişilerin kimlik bilgilerine dair bilginin verilmemiş ve ihbar ile aracın durdurulduğu süre içerisinde de araç içerisindekilerin kimlik bilgileri tespit edilememiş ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun adli arama kararı için araç plakasının yeterli olmayıp içindeki şahısların kimlik bilgilerinin de gerekli olacağı, sadece araç plakası ile yapılan ihbar ya da istihbari bilgiye dayanan tespitlerde önleme araması kararı ile de arama yapılabileceği yönündeki kararı gözetilerek bahsi geçen önleme araması kararına istinaden yapılan arama işleminin hukuka uygun olduğu, ele geçen maddenin miktarının günlük kullanım miktarının çok üzerinde oluşu, sanık İlyas’ın uyuşturucu maddenin bulunduğu çuvalı kendisinin taşıdığına dair ikrarı, miktar itibariyle çok fazla olan maddenin aracın ön yolcu koltuğu paspası üzerinde görünür vaziyette bulunması hususu dikkate alındığında diğer sanıklar tarafından görülmemesinin mümkün olmadığı, suç konusu maddenin cinsi, ele geçiriliş biçimi ve sanıkların yakalandıkları yer ile tüm dosya kapsamı gözetildiğinde, sanıkların suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmediği, sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde uyuşturucu madde naklettikleri sabit görülerek mahkûmiyetlerine, ele geçen maddenin miktarı dikkate alınarak sanıkların teşdiden cezalandırılmalarına karar verilmiştir.” (Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 2/12/2023 tarihli ve E.2023/15717, K.2023/11763 )
  • “Dosya kapsamına göre; 26/02/2014 tarihinde İl Merkez Jandarma Komutanlığına gelerek kimliğinin gizli tutulmasını isteyen şahsın, saat 16:00-24:00 arasında Kolbaşı mezrasında 21… plakalı araçla uyuşturucu madde sevkiyatı yapılacağına dair ihbar üzerine, söz konusu aracın saat 16:30 sıralarında Kolbaşı Köyü çöplüğünün bulunduğu mevkide durdurulduğu ve Batman 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 16/01/2014 tarihli ve 2014/208 D. İş numaralı önleme araması kararına istinaden yapılan aramada aracın sağ ön yolcukoltuğu önündeki paspas üzerinde bulunan çuvalın içerisinde suça konu esrar maddesinin ele geçirildiği olayda, Kolluk görevlilerine yapılan ihbarda sadece araç plakası verilmiş, aracın içindeki kişilerin kimlik bilgilerine dair bilgi verilmemiş olması, ihbar ile aracın durdurulduğu süre içerisinde de araç içerisindekilerin kimlik bilgilerinin tespit edilememiş olması, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun adli arama kararı için araç plakasının yeterli olmayıp içindeki şahısların kimlik bilgilerinin de gerekli olacağı, sadece araç plakası ile yapılan ihbar ya da istihbari bilgiye dayanan tespitlerde önleme araması kararı ile de arama yapılabileceği yönündeki kararı nazara alındığında kolluk tarafından yukarıda belirtilen arama kararına istinaden yapılan arama işleminin hukuka uygun olup buna göre mahkemesince esasa ilişkin değerlendirme yapılması gerekirken arama işleminin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesi,..” (Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 13/10/2022 tarihli ve E.2021/9227, K.2022/10284 )