Bu makalede tutuklama koruma tedbiri ile ilgili yeni yazıya yer verilecektir.
Tutuklama nedenleri
Madde 100 – (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı
verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
- Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
- Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
- (Ek:6/12/2019-7196/58 md.)14 Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
- Kasten öldürme (madde 81, 82, 83), ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
- İşkence (madde 94, 95)
- Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
- Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
8.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
- Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311,
312, 313, 314, 315),
b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler
Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.
g) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar.
h) (Ek: 27/3/2015-6638/14 md.) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.
i) (Ek:12/5/2022-7406/9 md.) Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.
j) (Ek:12/5/2022-7406/9 md.) Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu.
k) (Ek:10/10/2024-7528/35 md.) Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî eğitim kurumlarında yönetici, öğretmen, usta öğretici, yabancı uyruklu öğrencilerin eğitimine
yönelik Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen projelerde öğretici/öğretmen veya rehber danışman; özel öğretim kurumlarında yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğretici olarak görev yapanlar ile Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî eğitim kurumları ve özel öğretim kurumlarında ders ücreti karşılığı ders okutanlara ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan öğretmenlere karşı görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işlenen kasten yaralama suçu.
(4) (Değişik: 2/7/2012-6352/96 md.) Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.
Tutuklama kararı
Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın
tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re’sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2) (Değişik: 2/7/2012-6352/97 md.) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;
a) Kuvvetli suç şüphesini,
b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,
c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,
d) (Ek:8/7/2021-7331/14 md.) Adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını, gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği
şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.
(3) Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.
(4) Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır.
(5) Bu madde ile 100 üncü madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir
Usul
Madde 105 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/13 md.)
(1) 103 ve 104 üncü maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne, reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/23 md.) 103 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca yapılan istemler hariç olmak üzere örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanır. (Ek cümle: 11/4/2013-6459/15 md.) Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir.
Tutukluluğun incelenmesi
Madde 108 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir.
(2) Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re'sen karar verir
Hukukumuzda tutuklama koruma tedbirinin zorunlu olduğu bir durum düzenlenmemiştir. Aksine tutuklama yasakları mevcuttur. Tutuklama kararı verme yetkisi hakimin takdirinde olup söz konusu yetkinin kullanılmasını zorunlu kılan hiçbir yasal düzenleme de mevcut değildir. Tutuklama koruma tedbirinde asıl sorun hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmayan şüpheli ya da sanığın tutuklama tedbiri neticesinde suçlu kavramının içine dolaylı olarak sokulmasıdır. Tutuklama tebdiri için
- Somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesi
- Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular
- Şüpheli veya sanığın davranışları; Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturması
GEREKİR
Şunu da belirtmek gerekir ki tutuklama koruma tedbiri ile Adli kontrol koruma tedbirinin yasal şartları aynıdır.
Tutuklama koruma tedbiri Anayasanın 19. maddesinde yer alan kişi hürrriyeti ve güvenliği ile doğrudan ilgilidir.
III. Kişi hürriyeti ve güvenliği
Madde 19 – Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Şekil ve şartları kanunda gösterilen:
Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir. Hakim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.
Yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda en geç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.
(Değişik birinci cümle: 3/10/2001-4709/4 md.) Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal (…)[14] ve savaş hallerinde uzatılabilir.
(Değişik fıkra: 3/10/2001-4709/4 md.) Kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarına derhal bildirilir.
Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.
Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.
(Değişik: 3/10/2001-4709/4 md.) Bu esaslar dışında bir işleme tâbi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir.
AİHM’in görüşüne göre, suçüstü kavramının geniş kapsamlı bir yorumu kesinlikle, olağanüstü hâle uygun bir karşılık olarak görülemez. Dahası, sadece hukuki belirlilik bakımından sorunlu olmayan, ayrıca onları yürütmenin müdahalesinden korumak için yargı mensuplarına sağlanan usulü güvenceleri etkisizleştiren böyle bir yorum, olağanüstü hâlin gereklerine bir karşılık olarak da kabul edilmemiştir ve bunun, olağanüstü hâlin yasal çerçevesinin çok dışına taşan hukuki sonuçları bulunmaktaydı. Olağanüstü hâlin özel koşullarınca hiçbir şekilde haklı kılınmamıştır (§ 160; bkz. Alparslan Altan/Türkiye, yukarıda anılan, § 118). AİHM, “kanun tarafından öngörülen usule uygun biçimde” alınmamış olan başvuranın tutukluluk altına konulması kararının, durumun gerekleri tarafından sıkı sıkıya zorunlu kılınmış olduğunun söylenemeyeceğine hükmetmiştir (§ 161; bkz., gerekli uyarlamalarla, Mehmet Hasan Altan/Türkiye, B. No.113237/17, 20/03/2018, § 140; en yenilerde, Alparslan Altan/Türkiye, yukarıda anılan, § 120). Bu itibarla, başvuranın ilk tutuklanması kararının hukuksuzluğu dolayısıyla Sözleşme’nin 5/1 maddesinin ihlali söz konusudur (§ 162).(B. No. 66448/17, 03/03/2020)AİHM, Sözleşme’nin 5/4 maddesinden hasıl olan birincil güvencenin tutukluluğa yapılan itiraza karara bağlayacak mahkeme tarafından etkin şekilde dinlenme hakkı
olduğunun altını çizmiştir (bkz. Nikolova/Bulgaristan [BD], B. No. 31195/96, § 58, AİHM 1999-II; Wloch/Polonya, B. No. 27785/95, § 126, AİHM 2000-XI; Reinprecht/Avusturya, B. No. 67175/01, § 31, AİHM 2005-XII). Ayrıca, tutukluluğa karşı yapılan itirazı karara bağlayacak mahkeme tarafından dinlenme hakkının kullanılması “makul aralıklarla” mümkün olması gerekir (§ 212; bkz. Knebl/Çek
Cumhuriyeti, B. No. 20157/05, 28/10/2010, § 85)Bir kimsenin özgürlüğünün söz konusu ise mevcut davadaki gibi duruşmasız geçen bir
yıl iki aylık bir dönemin “makul” olarak tanımlanamayacağı belirtilmiştir (§ 216; bkz., sırasıyla yaklaşık dört, altı ve dokuz aylık süreler için, Erişen ve Diğerleri/Türkiye, B. No. 7067/06, 03/04/2012, § 53; Karaosmanoğlu ve Özden/Türkiye, B. No. 4807/08,
17/06/2014, § 77; Gamze Uludağ/Türkiye, B. No. 21292/07, 10/12/2013, § 44).AİHM, Sözleşme’nin 5/4 maddesinin mahkemenin resen tutukluluğun devamına dair bir karar alındığında değil; tahliye talebi veya tutukluluğun devamına itiraz gibi
tutuklamanın hukukiliğine karşı çıkılmasını izleyen yargılamalara uygulandığını belirtmiştir (bkz. Knebl/Çek Cumhuriyeti, yukarıda anılan, § 76; Hebat Aslan ve Firas Aslan/Türkiye, B. No. 15048/09, 28/11/2014, § 60). Dolayısıyla başvurunun bu kısmı Sözleşme’yle konu bakımından bağdaşmaması nedeniyle, Sözleşme’nin 35/4 maddesi uyarınca reddedilmiştir (§ 243).
Tutuklama nedenleri CMK madde 100 de yer almış olup ilgili kanunlardaki istisnalar dışında bir kimse hakkında tutuklama kararı verilmesi mümkün değildir. Tutuklama ya da tahliye kararı bir kimsenin üzerine atılı suçu işlediğine ya da işlemediğine dair kesin bir delil sunmamaktadır. Tutuklama koruma tedbirinin söz konusu tutuklama kararı ile ilgili bir karar verilirken ve özellikle tutuklama kararı verilirken somut olayın şartları titizlikle incelenmelidir. Ayrıca tutuklama tedbirine karar verilmesinin zorunlu olmadığı da unutulmamalıdır. Sadece müşteki ifadesi diğer şüpheli ya da sanık ifadesi tanık ifadesi ile de tutuklama kararı verilmesi her zaman hukuka uygun değildir. Tutuklama koruma tedbiri uygulanmadan önce en çok uygulanan tutuklamaya gerekçe olarak gösterilen koruma tedbirlerinden biri de cmk madde 135 ve devamında yer alan iletişim tespiti sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi kararıdır. Ayrıca tutukluluğun devam kararlarında genellikle CMK madde 100 de yer alan gerekçeler tekrar edilerek tutukluluğun devamına karar verildiği de bilinmektedir. Tutuklama nedenleri CMK madde 100 de yer alırken her somut olayın şartları ayrı ayrı değerlendirilmeli ve verilen tutuklama kararının hukuki gerekçesi tatmin edici olmalıdır. Çünkü asıl olan tutuksuz yargılamadır. Hukuka aykırı tutuklama kararının kasten verilmesi halinde görevi kötüye kullanma ya da kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu da gündeme gelebilir.
İletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması
Madde 135 – (1) (Değişik: 21/2/2014–6526/12 md.) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe
sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhâl hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhâl kaldırılır.
(2) (Ek: 21/2/2014–6526/12 md.) Talepte bulunulurken hakkında bu madde uyarınca tedbir kararı verilecek hattın veya iletişim aracının sahibini ve biliniyorsa kullanıcısını gösterir belge veya rapor eklenir.
(3) Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması hâlinde, alınan kayıtlar
derhâl yok edilir.
(4) Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını
tespite imkân veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. Tedbir kararı en çok iki ay için verilebilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir. (Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/17 md.)
Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hâkim yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında bir aydan fazla olmamak ve toplam üç ayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilir.
(5) Şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için, mobil telefonun yeri, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilir.
Bu hususa ilişkin olarak verilen kararda, mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. Tespit işlemi en çok iki ay için yapılabilir; bu süre, bir ay daha uzatılabilir.
(6) (Ek: 2/12/2014-6572/42 md.) Şüpheli ve sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespiti, soruşturma aşamasında hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan
hâllerde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında mahkeme kararına istinaden yapılır. Kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodu ve tedbirin süresi belirtilir. (Ek cümleler: 24/11/2016-6763/26 md.) Cumhuriyet savcısı kararını yirmi dört saat içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde kayıtlar derhâl imha edilir.
(7) Bu madde hükümlerine göre alınan karar ve yapılan işlemler, tedbir süresince gizli tutulur.
(8) Bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
c) (Ek: 25/5/2005 – 5353/17 md.) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,
d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
(9) Bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimse, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamazGöçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) ile organ veya doku ticareti
(madde 91),Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
İşkence (madde 94, 95),
Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
(Ek: 21/2/2014 – 6526/12 md.) Nitelikli hırsızlık (madde 142) ve yağma (madde
148, 149) ile nitelikli dolandırıcılık (madde 158),Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
Parada sahtecilik (madde 197),
(Mülga: 21/2/2014 – 6526/12 md.; Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/26 md.)
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç),(Ek: 25/5/2005 – 5353/17 md.) Fuhuş (madde 227),
İhaleye fesat karıştırma (madde 235),
(Ek: 24/11/2016-6763/26 md.) Tefecilik (madde 241),
Rüşvet (madde 252),
Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),
(Değişik: 2/12/2014-6572/42 md.) Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak
(madde 302) ,(Ek: 2/12/2014-6572/42 md.) Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı
Suçlar (madde 309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
Herkesin özgürlüğe ve kişi güvenliğine hakkı vardır. Aşağıda belirtilen haller ve kanunla belirlenen yollar dışında hiç kimse, özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:
a. Kişinin yetkili mahkeme tarafından mahkum edilmesi üzerine usulüne uygun olarak hapsedilmesi,
b. Bir mahkeme tarafından kanuna uygun olarak verilen bir karara riayetsizlikten dolayı, veya kanunun koyduğu bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak için gözaltına alınması veya tutuklanması,
c. Bir suç işlediği şüphesi altında olan veya suç işlemesine ya da suçu işledikten sonra kaçmasına engel olmak zorunluğu inancını doğrudan makul sebeplerin bulunması dolayısıyla, bir kimsenin yetkili adli merci önüne çıkarılmak üzere gözaltına alınması veya tutuklanması,
d. Bir küçüğün gözetim altında eğitilmesi veya gözaltında tutulması konusunda karar verecek olan yetkili merci önüne çıkarılmasını sağlamak üzere, kanuna uygun olarak verilmiş bir karar gereğince alıkonulması,
e. Bulaşıcı hastalık yayabilecek bir kimsenin, bir akıl hastasının, bir alkoliğin, uyuşturucu maddelere bağımlı bir kimsenin veya yersiz yurtsuz kişilerin kanuna uygun olarak gözaltına alınması,
f. Bir kimsenin ülkeye usulüne uygun olmayarak girmekten alıkonulması, veya hakkında sınır dışı etme ya da geri verme işleminin yürütülmekte olması nedeniyle usulüne uygun olarak gözaltına alınması veya tutuklanması,
Tutuklanan her kişiye, tutuklanmasını gerekli kılan sebepler ve kendisine yöneltilen her türlü suçlamalar en kısa bir zamanda ve anladığı bir dille bildirilir.
Bu maddenin 1/c fıkrasında açıklanan şartlara göre tutuklanan veya gözaltına alınan herkes hemen bir yargıç veya adli fonksiyon yapmaya kanunla yetkili kılınmış diğer bir görevli önüne çıkarılır. Kendisinin makul bir süre içinde muhakeme edilmeye veya adli kovuşturma sırasında serbest bırakılmaya hakkı vardır. Salıverme, ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak bir teminata bağlanabilir.
Tutuklanma veya gözaltına alınma nedeniyle özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, özgürlük kısıtlamasının kanuna uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesini ve kanuna uygun görülmemesi halinde serbest bırakılmasını sağlamak için mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.
Bu maddenin hükümlerine aykırı olarak bir tutuklama veya gözaltına alınma işleminin mağduru olan herkesin tazminat istemeye hakkı vardır (AİHS MADDE 5 )